22.10.2014

Karikatür, Tarihçesi ve Gelişimi




KARİKATÜR - FIKRA - GÜLMECE ve TARİHÇESİ 

KARİKATÜR NEDİR:
Karikatür, ele aldığı konuları komik ve iğneleyici olması için abartan ve çarpıtan bir resim türüdür. Edebiyattaki abartılı, iğneleyici ve çarpıtıcı betimlemelerin resmedilmesi yada çizim formatında kullanılmasıdır.


Karikatür insanların, varlıkların, olayların, duygu ve düşüncelerin, olağan dışı ve gülünç yanlarını yakalamak ve bunları yazıyla destekli yada yazısız olarak abartılı resimlerle gülmeceye dönüştürme sanatıdır.
Şeklinde tarif edilmekle birlikte kısaca bir tarif ise karikatür, bir resime, bir çizime anlam yüklemektir yada resimlere anlam yükleme sanatıdır.


Kelimenin kökeni, İngiliz Dr. Sir Thomas Browne’nin 1716 yılında yayınladığı Christian Morais adı kitabında da açıkladığı gibi, İtalyanca Yük anlamına gelen “Caricare” sözcüğüdür.
Bu sözcük ile yine İtalyanca Yüklenen anlamına gelen “Caricato” sözcüklerinin zaman içerisinde Fransız ve İngiliz dillerinde değişime uğrayarak "Caricature" şeklinde ifade edilmiş ve buradanda Karikatür olarak Türk lügatında yerini aldığı söylenmektedir.


Dünya karikatür literatüründe imzası bulunan kimi usta karikatüristlere göre karikatür, bir görsel iletişim ve bir grafik sanatıdır. Bu nedenle semantik ve estetik yönden incelenmelidir, semantik yönü düşünce ve içeriği temsil ederken, estetik yönü ise görsel iletişimin sanatsal yanını oluşturur.
Bu bakış açısıyla bir değerlendirme yapacak olursak karikatür sanatının hem sanat tarihinde hemde düşünce tarihinde yeri olduğunu rahatlıkla söyliyebiliriz. Hal böyle iken karikatür sanatını icra edenlerde sadece resim çizme yeteneği değil, bunun yanında çok derin bir kültürel bilgi ve birikimin bulunması beklenir.

Bu bağlamda bir yorum getiren ünlü kürikatürist A.Ulvi Ersoy “ Karikatürstin, özelliklede günlük yazılı basın organlarında karikatür çizenlerin ekonomi, politika, bilim, tarih, edebiyat, felsefe ve benzeri alanlara başvurma olasılığı şart olduğundan, bu konularda bol bol kitap ve dergi okumaları gerekmektedir” diye önemli bir noktayı işaret etmiştir.

Diğer taraftan karikatür sanatı ile Psikoloji bilimi arasında bir bağ da kurulabilir, şöyleki nasıl psikoloji bilimi, bir kişiliğin, bir sosyal sınıfın belirgin çizgilerini açığa çıkarmak için çaba gösteriyorsa, karikatür sanatı da çizimle, resimle aynı alanlardaki görevi yerine getirmeye çalışır.

Karikatürler dünyada sosyal ve siyasi eleştiri yapmak için sık sık kullanılır ve düzenli olarak dergi veya gazetelerde de yayınlanır.

KARİKATÜR TARİHÇESİ :
Karikatür, resimlere anlam kazandırma sanatıdır” şeklindeki tarifle yola çıkacak olursak, karikatür tarihinin M.Ö. ki yıllara kadar uzandığını söyliyebiliriz. Çünkü gerek İnka ve Maya gibi binlerce yıl öncesi uygarlıklar ve gerekse eski Mısır medeniyeti ile Roma, Çin ve Hitit uygarlıklarında birtakım olaylar resimlerle anlatılmaya çalışılmış ve bunda da binlerce yıl sonrası günümüze ışık tutmada ve bilgi vermede başarılı olunmuştur.


Herne kadar Avrupa halkının aydınlanmasına ve gelişmesine olanak sağlayan, günümüz İslam dünyasında, İslam dinine ipotek koyarak, islamı sadece biz biliriz ve bizim fetvalarımızla dini kuralları öğrenirsiniz, yerine getirir cennete gidersiniz diyen ve hatırı sayılır derecede çıkar sağlayan ulemalar gibi Hıristiyan dininide sadece biz biliriz, cennet, cehennem anahtarları bizdedir diyerek halk üzerinde hegemonya kuran ve bu sayede büyük servetlere sahip olan kilise dünyası ve papazlarının bu tekeline son veren Rönesans (Dinde reform amaçlı) devrimi sonrası, karikatür sanatı üzerine zamanın ressamlarınca yapılan çalışmalar günümüz karikatür sanatında öncü bir rol üstlenmiş isede günümüz dünyasında geçerli olan karikatür sanatının resmi geçmişi 17-18 inci Y.Y. ları içinde başlar.


Rönesans’ın getirdiği gelişim, değişim, aydınlanma gibi ileri atılımların yanında karikatürde resimlere mana yükleme şeklinde İtalya’da 1600 lü yılların ortalarından başlıyarak gelişmesini sürdürmüş ve yavaş yavaş diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır.

Sanayi devriminin ilk gelişime başladığı ülke olan İngilte’ye, karikatür 1690 yılında T.Browne tarafından getirilmiş ve soyluların eğlencesi olarak kullanılmıştır. Zaman içinde hızla sanayileşen ülkede sanayinin insan üzerinde meydana getirdiği çarpıklığı ve insanlar arasındaki davranış çelişkilerini dile getiren  İngiliz William Hogarth 1750 lerde konuyla ilgili oyma baskılar üreterek, dünyada karikatür sanatının öncüsü unvanını kazanmıştır.

Daha sonraları sanayi ile birlikte hızla gelişim gösteren ve portre karikatürleriyle konulu karikatürler daha yoğun bir şekilde toplumsal ve siyasal yergi amaçlı kullanılmaya başlar.
Bu devirde özellikle siyasal yergiler önem kazanmaya başlar ve bu konuda dönemin ünlü çizerlerinden George Townshend 1760 larda, Thomas Rowlandson, James Gillray, Henry Fuseli ise 1800 lerde İngiltere’de siyasal karikatürün, yöneticilerle soyluların ve sanatçıların abartılı giysiler içindeki portre karikatürlerinin  başarılı örneklerini verdiler.  
İngiltere’den sonra Fransa’da da gelişme gösteren karikatür sanatı, Napolyon döneminde bir tutku haline dönüşmüş, 1830 lardan sonra karikatür sanatında ayrı bir Fransız ekolü ortaya çıkmış ve devrimler ülkesi ülkede karikatür sanatıda resmen bir devrim sürecine girmiştir.

Dünyanın en ünlü portre karikatürleri ile konulu karikatürleri bu ülkede yapılmış, dergiler yayınlanmış, kitaplar basılmıştır.

Dünyanın en usta karikatür sanatçıları bu dönemde Fransa’da yetişmiştir, bunlardan en ünlüleri :
1830 Yılında “La Caricature” adlı mizah dergisini çıkaran Charles Philipon,
Portre Karikatürlerinin büyük ustalarından Honore Daumier,
Konulu karikatür ustalarından  G.I.I.Gerard,
Paris’i mizah yolu ile anlatan Philibert Louis De Bucourd,
Fransız tutum ve davranışlarını alaya alan Louis-Leopold Boilly,
Halkın davranış biçimlerindeki mizahı çok güzel yakalayan Paul Gavarni,
Güney Afrika Savaşındaki olayları anlatan Emmanuel Poire,
Çizgi ağırlıklı yaklaşımı ve boyanmış afişleriyle ünlü Henri De Toulouse Lautrec.


Karukatür, Fransa’daki büyük gelişiminden sonra 19. YY, da artık tüm Avrupa Devletlerine yayılmış, bu arada Osmanlı İmparatorluğu’nda da gelişim sürecine girmiştir.

OSMANLI ve T.CUMHURİYETİ’nde KARİKATÜR

Yukarıda da bahsedildiği gibi karikatür ülkemizde batı etkisi altında gelişmiş sanat dallarından  birtanesidir ve batıdan gelmiştir.
Ancak Anadolu’nun çok eski çağlardan beri kullandığı  dışavurum biçimide aslında bir karikatür sanatı sayılabilir.
Hititlere ait olduğu saptanan kabartma resimler incelendiğinde, işlevi eğlence zamanlarında insanları güldürmek olan birçok sanatçı diyebileceğimiz insanları canlandıran kabartmalar çoğunluktadır.


Yine Anadolu’ya has Karagöz-Hacıvat tiplemelerindeki  figürler oldukça gülmeceye dayalı eğlenceli tiplerdir.
Yine Anadolu’ya has minyatürlerde güldürü nedeniyle oldukça abartılı figürlere rastlanmakta, Nasrettin Hoca ve Bektaşi fıkraları ile Ortaoyunları gibi gösteri sanatlarıda birer karikatür örnekleri sayılabilir.


İslam dininde resim yasak olmasına karşın, bir şeriat düzeniyle idare edilen Osmanlı’da saray erkanı resime karşı daha toleranslı davranmıştır. (Faşist Emevi Hanedanı zamanında yorumlanan ve surelerine birtakım yönetim lehinde maddeler eklenen kitabımız tam anlamıyla incelendiğinde neredeyse İslam dininin korku ve yasaklar üzeri inşa edildiği görülür.)


Böyle bir toleransa rağmen Avrupa’da çok daha erken yayılan kürikatür sanatı, sarayı bir takım eleştirilerden korumak amacıyla Osmanlı’ya ancak 1867 yılında yayınlanan bir karikatürle girmiş, resmi geçiş ise 1870 yılında, tüm yeniliklerde ve gelişmelerde imzaları bulunan Ermeni kökenli tebadan birisi olan Teodor Kasap tarafından çıkarılan “Diyojen” dergisi yoluyla gerçekleştirilmiştir.


Gerçi Osmanlı’da Türk teba pek geçmesede, ister Türk kökenli, isterse başka kökenli olsun müslüman teba, bu ve buna benzer tüm etkinliklerden uzak tutulmuş, sizin işiniz, tarlanızı ekin, dua edin, ibadetlerinizi harfiyen yerine getirin, bu dünya ile değil öbür dünya için çalışın, soru sormayın, sorgulamada yapmayın, icap ettiğinde saraya haraç verin yada şehit olmak için orduya katılın çünkü cennetin yolu şehitlikten geçer gibi masallar beyinlerine kazınmış, beyinleri pasifleştirilmiş bir toplum haline dönüştürülmüştür.


Diyojen Dergisini başka dergilerde takip etmiş olsada, padişahlıktan da öte katı ve acımasız baskıcı bir diktatör olan ve şimdiki AKP ileri gelenlerinin hayranlık duyduğu II.Abdulhamid zamanında birçok yayın organı kapatılmış, kapatılmayanlarda ise bu tür eleştiri yapabilecek gülmece yayınlara izin verilmemiştir.

Bu yasaklarla ülke dışında basılan gazete ve dergilerde yayınlanmaya devam eden Türk karikatür sanatı, 1908 de ilan edilen II.Meşrutiyet’den sonra yeniden ülke içinde yayınlanmaya başlamış ve hızla gelişmiş, buda karikatür dalında bir canlanmaya neden olmuştur.
Bu dönemde Türk karikatürleri genelde sıradan bir resim olarak çiziliyor, gülmece ve anlamları ise üstünde yada altındaki yazılı açıklamar ile ifade edilmekteydi.


Yukarıdaki paragraflarda da belirtildiği gibi Osmanlı’da batılılaşma hareketleri ve diğer etkinlikler Türkler dışındaki uyruklu insanlar tarafından, daha doğrusu gayri Müslimlerce yapılmaktaydı.
İslam dininden olmayanlara o dönemde, günümüzde de olduğu gibi Türk kökenli olsalarda Türk denilmiyordu.


Bir örnek verecek olursak günümüzde özellikle ırkçıların dilinden hiç düşmeyen Uygur Türkleri denildiğinde bahsi geçen toplum sadece Müslüman Uygur halkıdır, kaldıki Uygur Türkleri içinde Müslüman olanların yanında eski Şamanizme, budizme inananlarda vardır.



Çin Devleti ile ile Uygur Türkleri arasındaki kavga, Türkiye’de dahil tüm İslam ülkelerinin abarttığı gibi Türk’lere karşı yapılan bir saldırı değil, sadece Şincan Özerk Bölgesinde yaşayan ve Çin Devletinden ayrılarak bağımsız bir islami şeriat devleti kurmaya çalışan bir kısım radikal Müslüman Türk halkının bu girişimlerinin önlenmesi hareketidir.

                             Uygur Türkleri! Türkiye'de , Eşleri?

Klasik bir ABD oyunu, Şincan Özerk Bölgesinde Radikal Sunni Müslüman Devleti kurulması ve ABD Üssü için planlar.


                             Uygur Türkleri Türkiye'de İkinci parti, Eşleri ?

Doğruları söylemek gerekirse hiçbir devlet, eyaletlerinden yada özerk bölgelerinden birisinin ayrılarak bağımsız bir devlet kurmasına izin vermez, özelliklede Çin gibi sosyalizm geçmişi olan bir ülke, islami şeriat devleti kurulmasına asla göz yummaz.


Osmanlı’da Müslüman dininden olmayan bir Türk toplumu hiç düşünülmediği için, Türklerin tamamı bu tür etkinliklerden tamamen uzak tutulmuş, batılılaşma hareketleri, tiyatro, resim, karikatür gibi sanat dalları ile mimarlık, mühindislik gibi uzmanlık dalları, gayri Müslimlerin, özelliklede ermeni uyrukluların tekeline bırakılmıştır.


Bu bağlamda Cumhuriyet’e kadar olan dönemde, karikatür sanatında önde gelen isimler şöyle sıralanabilir. Nişan Berberyan, Santr, Opcandassis, Ali Fuat Bey; II.Meşrutiyet’ten sonra ise Sedat Nuri, Scarselli, A.Rigopulos, Mehmet baha, Halit Naci, Münir Osman ve Cemil Cem.

Cumhuriyet döneminde, özelliklede 1928 den sonra Türk Alfabesinin kabul edilmesi ve okuryazar olanların çoğalmasının ardından karikatür sanatında en büyük gelişim kendisini gösterir.
Bu gelişim içinde karikatürler artık yazıyla ifadeden ziyade çizimle ifade şekline dönüşmüş, gerçek karikatür sanatı yerleşmeye başlamıştır.

1950 Yılına kadarki bu dönemin önemli sanatçıları arasında Cemal Nadir Güler, Selma Emiroğlu, Münif Fehim Özarman, Ramiz Gökçe, Ratip Tahir Burak, Kozma Togo, Salih Erimez, Orhan Ural ve Necmi Rıza Ayça gibi sanatçıları sayabiliriz.
Bunlardan bazıları 1950 sonrası dönemdede karikatür çizimine devam etmişlerdir.

1950 lerden sonrası dönemlerde, Türkiye’nin liberalleştirilmesi süreci içinde karikatür sanatı dahada büyük hızla gelişmeye başlamış ve Türk Karikatür sanatı, sanatsal faaliyetler içinde yerini almıştır.
Gerek karikatür ve gerekse aynı kulvardaki çizgi roman, hikaye dalında isim yapmış sanatçıları ise şöyle sıralamak mümkündür:
Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Ferruh Doğan, Nehar Tüblek, Semih Balcıoğlu, Altan Erbulak, Mustafa Eremektar(Mıstık), Oğuz Aral, Yalçın Çetin, Tonguç Yaşar, Tan Oral, Tekin Aral ve Suat Yalaz.


KARİKATÜR DERGİLERİ, GÜLMECE KİTAPLAR 

Önceki paragraflarda da açıkladığımız gibi 145 yıla yaklaşan bir geçmişi bulunan Türk karikatür sanatının ilk dergisi 1870 başında yayınlanan (23.Aralık.1869 T.de basılmıştır) ve sonrasında sık sık kapatılan “Diyojen” dergisidir.

Ermeni asıllı Teodor Kasap’ın çıkardığı ve yönettiği dergi, adını aldığı ünlü antik çağ filozoflarından Sinop’lu Diyojen(Diogenes)’ in slogan ve felsefesini kendisine şiar edinmiş ve aynı onun gibi toplumun kurallarını umursamaz, alaycı ve kötümser bir üslüpla  “Gölge etme başka ihsan istemem” diyecek kadar hiç kimseye minnet etmeyen tavrı ile şiddetli bir şekilde yöneticileri eleştirir ve muhalefetini sürdürür. 
Bu sebeble de sık sık kapatılan, tekrar açılan ve badirelerle sürdürdüğü yayın hayatında, Namık Kemal gibi kesin tavırlı ve korkusuz yazarlarıda uhdesinde barındıran dergi haftada üç kere ve Türkçeye geçmeden önce Fransızca, Ermenice ve Rumca olarak yayın hayatını sürdürmüştü.

Dana sonraları Diyojen’den cesaret alarak, 1873 de “Hayal” ve “Çıngıraklı Tatar”, 1875 de Kahkaha” ve 1876 da “Çaylak” gibi  dergiler yayın hayatına başlamış isede, 1876 yılında tahta geçen sertlik yanlısı ve istibdat devrinin mimarı II.Abdulhamit tarafından yayınlaması yasaklanan dergiler, yurt dışında Kahire, Londra ve Cenevre’de basılıp yayınlanmaya başlandı ve gizlice İstanbul piyasasınada sürüldü.

Bu yasaklamalar 1908 yılına kadar devam etmiş, 1908 de ilan edilen II.Meşrutiyet’ten sonra, Osmanlı da esen özgürlük rüzgarlarıyle birlikte,  Mizah dergileride özgürlükten payını almış ve dergi sayısında bir patlama yaşanmıştır.

Bir çok dergi yayın hayatına atılmış, ancak bunlardan kimisi açıldığı ay kapanmış, kisimi 5-6 ay devam etmiş, kimisi ise bunlara nazaran biraz daha uzun ömürlü olmuştur.

Bu dergilerin önemli olanları şöyle sıralanabilir : 1908 de “Kalem” , “Karagöz”, “Ezon” , “Karakuş” , “Yuha” , “Şakacı” ;
1910 da “Cem” , “Eşşek” ve “Gecekuşu”  

Kurtuluş Savaşı döneminde (1919-1923) yine bir çok karikatür dergisi yayın hayatına girmiş bunların en önemlileri :
1918 de “Diken” İstanbul’da yayın hayatını sürdürmüş, kurucusu Sedat Simavi,
1921 de ”Güleryüz” İstanbul’da ve kurucusu Sedat Simavi,
1922 de “Aydede” İstanbul’ da ve kurucusu Refik Halit Karay,
1922 de "Akbaba” İstanbul’da ve kurucusu  Yusuf Ziya Ortaç.

Bunlardan Sedat Simavi’nin “Güleryüz” ü ile Refik Halit Karay’ın “Aydede” si hep çatışma halindedir, çünkü :
Sedat Simavi, Gİüleryüz ve Diken dergisi ile Kurtuluş savaşını ve Mustafa Kemal’i desteklerken,
Refik Halit Koray, “Aydede” si ile Kurtuluş Savaşına ve Mustafa Kemal’in bağımsızlık savaşına hep karşı çıkmış, İşgal kuvvetleri ile Yunan kuvvetlerini haklı ve sempatik göstermeye çalışmıştır.


Cumhuriyet Döneminde (1923-1950) yayın hayatını sürdüren iki önemli Karikatür Dergisi vardır. Bunlardan :
Akbaba, C.Döneminde de Türk Alfabesiyle yayınına devam etmiş, ılımlı sağa sola çatmadan  ama arada kapatılıp tekrar açılan dergi 1977 yılında tamamen yayın hayatına son vermiş ve Türk Karikatür tarihinde 55 yıl ile en uzun ömürlü Mizah Dergisi unvanını almıştır.



Marko Paşa ise 1947 de yayın hayatına başlamış, Akbaba’nın aksine tam bir eleştiri ve muhalefet dergisi olarak yayınına devam ederken, bu yüzden de her defasında kapatılmıştır.
Yazar ve çizerlerin arasında Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Mim Uykusuz gibi ünlülerin bulunduğu ve ne pahasına olursa olsun dercesine sert muhalefetine devam eden Marko Paşa,
kapanması bir yana yazarları, çizerleride tutuklanıyordu.



Ancak dergi kapandığında, Malum Paşa, Merhum Paşa, Bizim Paşa, Yedi Sekiz Paşa, Ali Baba ve  Öküz Mehmet Paşa gibi yöneticilerin damarına basan anlamlı isimlerle yayınına devam ediyordu.


1950 Sonrası Dönem, karikatür sanatının çağdaş bir gelişime adım atması, çizimlerde değişim ve yılların dergisi Akbaba’nın tam tersine bir yayın politikası izlenmeye başlanmış, 1954 de yayına başlayan “Tef” ile 1956 yılında yayına başlayan “Dolmuş” dergileri sayesinde dünya karikatür arenasında söz sahibi olduğunu kanıtlamıştır.


Bu iki derginin bir özelliğide, Türk karikatür sanatına damga vuran ve vuracak olan Turhan Selçuk, Ferruh Doğan, Ali Ulvi Ersoy, Tonguç, Oğuz Aral,Eflatun Nuri, Mıstık, Sinan Bıçakçıoğlu ve Bedii Faik gibi ustaların dergide bir arada yer almasıdır.


1970 ler ve sonrasında yeni bir ekole yol açması ve bir mizah okulu gibi sanatçı yetiştirmesi konusunda isim yapmış bulunan ve Oğuz Aral tarafından çıkarılan “GırGır”  adlı derginin bu dönemde yayına başlaması ve apayrı bir tarz ile yayın hayatına devam etmesi döneme üstün bir özellik getirmiştir.
GırGır sayesinde yetişmiş bulunan usta yazar, çizerlerin yanı sıra bu dergi esas ve örnek alınarak yayın hayatına atılan, günümüzde de halen yayına devam eden dergiler :

1976 da Yayın hayatına başlayan "Çarşaf” Dergisi  Kapandı.
1985 de    “          “              “         “Limon”        “      Kapandı.
1989 da    “          “              “         “Hıbır”          “      Kapandı.
1990 da    “          “              “         “Pişmiş Kelle”     Kapandı.

1991 de    “          “              “         “Leman"       “     Devam ediyor.
2002 de    “          “              “         “Penguen”    "     Devam ediyor.
2007 de    “          “              “         “Uykusuz”    "     Devam ediyor.


1970 Yılından günümüze kadar olan ve Türk Mizah tarihinde 4.Dönem olarak adlandırılan zaman içerisinde, 1960 larda başlayan karikatür sanatındaki duraklama dönemine son vermek için bir takım girişimlerde bulunuldu ve değişim için adımlar atıldı.



Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve Ferit Öngören tarafından 1969 yılında kurulan “Karikatürcüler Derneği” yenilik çalışmalarına hız verdi.
Türkiye’de ilk defa 1975 yılında İstanbul Tepebaşı’nda Karikatür Müzesi kuruldu. Karikatür büyük yaygınlık kazandı, çoğu insanlarda, özelliklede gençlerde bir anlatım ve dışavurum aracı oldu.

Yeni çizim örnekleri gelişmeye başlandı ve özellikle çizgi roman usulü çalışmalar çizimlerde yer aldı, alt yazılar kaldırılarak konuşmalar balon içinde alındı ve daha devingen, canlı, çarpıcı çizimler ortaya çıktı.Yazılı gülmeceler karikatürlere yansıdı, resimlerle anlatımı sağlandı.

Bu dönemde eski ustalarla birlikte birçok genç karikatür sanatçısı yetişti ve çizimlerini sürdürdü. Bunlardan :
Hasan Kaçan, Behiç Pek, Latif Demirci, Engin Ergönültaş,Can Barslan,Mehmet Çağçağ, Tuncay Akgün, Kemal Aratan,Serhat Gürpınar ve Yavuz Taran önde gelen isimlerdir.


Kadın sanatçıların en başarılı isimlerinden birisi ise “Çılgın Bediş” adlı çizgi romanının yaratıcısı Özden Ögrük’tür.
Oguz Aral’ın kardeşi aynı abisi gibi karikatür dünyasında isim yapmış, yönettiği “Fırt” Dergisi ile kendisini kabul ettirmiş ve yeni ekolün en başarılı sanatçıları arasına girmiştir.


Karikatür dalı bu şekilde hızla gelişim gösterirken, diğer tarafta karikatürcülüğün yanında mizah yazarlarınıda görmekteyiz. Gülmece yazılarıyla önde gelen isimler Gani Müjde, Cihan Demirci ve Metin Üstündağ  gibi başarılı yazarlardır.


Sonuç olarak Türk mizahı son yıllarda yerine oturmuş, dünya çapında sözü edilir duruma gelmiştir. Geniş kitleler tarafından takip edilen karikatür ve gülmece dergileri zaman içinde dahada rakam olarak çoğalmış, ayrıca gazeteler mizah konusunda ek sayfalar eklemiş yada sanatçılar için köşe ayırmıştır.

ETİKETLER : THOMAS BROWNE-KARİKATÜR-GANİ MÜJDE-CARİCATURE-A.ULVİ ERSOY-RÖNESANS ve KARİKATÜR-WİLLAM HOGARTH-JAMES GİLLRAY-EMMANUEL POİRE-KARAGÖZ-HACİVAT-ORTA OYUNU-BEKTAŞİ-NASRETTİN HOCA-DİYOJEN DERGİSİ-TEODOR KASAP-II.MEŞRUTİYET- II.ABDULHAMİD-UYGUR TÜRKLERİ-ŞAMANİZM-BUDİZM-ŞİNCAN ÖZERK BÖLGESİ-NİŞAN BERBERYAN-CEMİL CEM-HALİT NACİ-NADİR GÜLER-RAMİZ GÖKÇE-NEHAR TÜBLEK-TAN ORAL-TEKİN ARAL-ALTAN ERBULAK-NAMIK KEMAL-ÇINGIRAKLI TATAR-KARAKUŞ DERGİSİ-ŞAKACI DERGİSİ-SEDAT SİMAVİ-R.HALİT KARAY-AKBABA DERGİSİ-YUSUF ZİYA ORTAÇ-AYDEDE DERGİSİ-SABAHATTİN ALİ-AZİZ NESİN-RIFAT ILGAZ-MİM UYKUSUZ-MARKO PAŞA DERGİSİ-DOLMUŞ DERGİSİ-GIRGIR DERGİSİ-OĞUZ ARAL-TONGUÇ-TURHAN SELÇUK-FERRUH DOĞAN-LİMON DERGİSİ-PENGUEN DERGİSİ-LEMAN DERGİSİ-HIBIR DERGİSİ-LEMAN DERGİSİ-SEMİH BALCIOĞLU-LATİF DEMİRCİ-SERHAT GÜRPINAR-YAVUZ TARAN-ÇILGIN BEDİŞ-FIRT DERGİSİ-CİHAN DEMİRCİ

BENZER KONULAR :
Temel ve Güldüren Fıkralar
Temel ve Güldüren Fıkralar-2






Share
Bizi Takip Edin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder